26 Kasım 2015 Perşembe

Düşüş

Toprağa düştüm düşeli
kursağımdaki keskin heves tadıyla
afalladım kaldım öyle.

Neredeyim, ne oldu?
Nasılım, ne oldu?

Koşarken cennette
soluk soluğa
çarptım bir duvara.
Bir tokat indi sanki
suratımın tam ortasına
ve yığılıp düşüverdim.
Galikya'nın sınırında.

Kendime geldim geleli
gözlerimi açamaz oldum
alışık olmadığım dünya batağında.

Üstüm başım
kırgınlığın tozu tutmuşken
dizelerim kanamış,
avuçlarım yaralanmış
ben anlamamışım.

Daha beter çatlar olmuş dudaklarım
artık hiç konuşturmaz.
Ha gayret deyip dikilmişken ayağa
gözüm çarpıyor bulutlara.

Adem miyim ben,
yağmur mu yoksa?

Ne işim vardı da
geldim buraya?

Açık mı kalmış sırtım,
dalmışken rüyaya?

Geçer mi bu kabus,
dönünce sabaha?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Zar Zor Bir Veda

Zar zor görüyorum aklımdaki mısraları şimdi aklım fikrim hep sigara dumanı. Alışık değilim öyle veda mektuplarına, zar zor hatırlıyoru...