Soluklarımız
ağırlaştı şu sıra, tut nefesini. Ne konuştuğumuzu yada ne yaptığımızı bilmez, yarı
uyur, yarı uyanık bir haldeyiz. Derince çek içine ve tut nefesini. Dolanıyoruz
öyle insanların arasında. Kilometrelerce uyuşmuş sol yanımız. Kalp atışlarımı
duyuncaya dek, dört bir yanı susturuncaya dek tut nefesini.
Her
soluk bir an daha doğuracak ve özlem hanemize bir çeltik daha atılacak. Daha
fazla yanmadan, eriyip kül olmadan tut nefesini. Unutmaya fırsat vermeden,
üşümeye başlamadan hayata ağız dolusu küfrü basmadan önce tut nefesini.
Sarılacak
bir an bulamıyorsak ve çatlıyorsa her kelimin üzerine dudaklarımız ne gerek
var? Tut nefesini. Yaşadık öyle böyle. Bugün yarın diye diye. Sarardı
gördüklerimiz. Zamanı durdurmak,
dünyadan savrulmak ve kanat açmak için beklenen güne… Tut nefesini.
Uzat
elini boşluğa.
Ben oradayım meraklanma.
Hisset en olmadık anda beni ve hatırla.
Tüm
zorluğa rağmen hatırla.
Sarılışımızın
sıcağını
Kollarımda
uyuklamanı.
Hatırla.
Yüreğin
acıktığında, birden telaşlandığında
Adını
fısıldamamı hatırla.